Marmara Denizi, 20 Ekim 2023 tarihinde saat 14:36 sularında 3 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Depremin merkez üssü Karamürsel açıkları olarak belirlendi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden alınan bilgilere göre, depremin derinliği yaklaşık 12.9 kilometreydi. Bölge halkı için şok etkisi yaratan bu sarsıntı, uzmanların dikkatini bir kez daha Marmara bölgesindeki sismik aktiviteye çekti.
Yerel halk, meydana gelen deprem sonrasında kısa süreli bir panik yaşadı. Bazı vatandaşlar kendilerini dışarı atarken, bazıları ise evlerinde kalmayı tercih etti. Karamürsel Belediye Başkanı, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, "Halkımızın paniğe kapılmaması önemlidir. Devletimizin tüm kurumları, bu tür olaylara karşı gerekli tedbirleri almıştır" diyerek sakin kalmalarını istedi. Depremin ardından, birkaç iş yerinde hasar bildirimleri yapıldığı ancak can kaybı ve ağır yaralanmaların olmadığı bildirildi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ise, bölgede bulunan ekiplerin denetleme ve kontrol çalışmalarına başladığını açıkladı.
Marmara Bölgesi, Türkiye'nin en yoğun nüfusa sahip olması nedeniyle deprem riski açısından kritik bir bölgedir. Uzmanlar, 1999 İzmit depreminden sonra bölgedeki depremlerin ardı ardına gelmesinin, fay hatlarının dinamik ve aktif bir yapıya sahip olmasından kaynaklandığını vurguluyor. 3 büyüklüğündeki depremler genellikle önemli yaralanmalara veya hasara neden olmamakla birlikte, sıklıkla meydana gelen küçük sarsıntılar, daha büyük depremlerin habercisi olabileceği uyarısını da beraberinde getiriyor. Bu yüzden, Marmara Bölgesi'ndeki yerleşim alanlarının deprem güvenliği açısından tekrar değerlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Konuya ilişkin bir diğer açıklama, deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karamollaoğlu'ndan geldi. Karamollaoğlu, "Bu boyutta depremler, insanların alışık oldukları durumlar. Ancak, sürekli devam eden sismik aktiviteler, bizim için bir uyarı niteliğinde olmalı. Yaşanan her sarsıntı, bölgede daha fazla tehlikenin varlığını gözler önüne seriyor" dedi. Karamollaoğlu, özellikle yaz aylarının sonunda meydana gelen depremlerin, deniz su seviyesi ile ilişkisi olabileceğini de belirtti.
Deprem sonrası yapılan araştırmalar, Marmara Denizi'nin her bölümünde artan sismik hareketlerin varlığını ortaya koyuyor. Bu nedenle, bölgedeki hidrokarbon kaynaklarının ve doğal gaz hatlarının varlığı da sık sık tartışma konusu haline geliyor. Uzmanlar, Marmara'nın zengin deniz tabanı gerçekleri ile birlikte, olası tehditlerle başa çıkmak için kapsamlı bir strateji geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Bölgedeki yerel yönetimler, depreme hazırlık çalışmaları kapsamında çeşitli tatbikatlar düzenlemekte ve halkı bilinçlendirme faaliyetlerine hız vermektedir. Okullarda güvenli çıkış yolları ve acil durum planları üzerinde çalışmalar sürerken, ailelerin de kendi evlerinde alınması gereken önlemler hakkında bilgilendirilmesi önem taşıyor. Son olarak, resmi kurumlardan gelen uyarılar doğrultusunda halkın deprem anındaki doğru davranışları öğrenmesi gerektiği bir kez daha vurgulanmakta.
Marmara Denizi'nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, bölgede süregelen gerilimi ve depreme hazırlık konusundaki eksiklikleri bir kez daha gündeme getirdi. Halkın bilinçlenmesi ve devletin gerekli önlemleri alması, bu tür olayların olumsuz etkilerini minimize etmek açısından oldukça hayati önem taşıyor.