Son günlerde artan kadına yönelik şiddet olayları bir kez daha dikkatleri çekti. Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, ilişkilerdeki karanlık yüzleri açığa çıkardı. Birlikte yaşadığı kadına karşı korkunç bir şiddet uygulayan genç adam, hem çevresini hem de mağduru derin bir paniğe sürükledi. Hemen hemen herkesin duyduğu, ancak göz ardı etmeye alıştığı bu tür vaka ve durumlar, toplumda daha fazla gündeme gelmeli ve üzerine düşünülmelidir.
Olay, geçtiğimiz hafta sonu bir şehir merkezinde meydana geldi. Görgü tanıkları, çiftin birlikte yaşadığı dairenin önünde yüksek sesle tartışan iki kişi gördüklerini ifade etti. İddialara göre, genç kadın, uzun süredir birlikte yaşadığı erkek arkadaşından şiddet görmeye başlamıştı. Öncelikle psikolojik baskı, ilerleyen günlerde fiziksel şiddetle birleşti. O gece yaşananlar ise bir sınav misali, kadının dayanma gücünü zorladı.
Genç kadın, daha önce yaşadığı şiddetin artarak devam ettiğini fark ettiğinde, artık korku dolu bir ruh hali içerisine girmişti. Sonunda yaşadığı dehşet dolu gecede, erkek arkadaşının yaptığı tehditler ve fiziksel saldırılara maruz kaldı. Olayın merak edilen yönlerinden biri de, kadın mağdurun bu durumu kimseye açıklayıp açıklamadığıydı. Şiddetin genelde eve kapalı kalması, toplumda birçok mağdurun yardım almasını zorlaştırıyor. Çünkü birçok kadın, bulunduğu durumu kabullenip, bunu kendine yediremiyor.
Olaydan sonra hemen polisi arayan genç kadının durumu, çevresindeki tanıklara göre oldukça endişe vericiydi. Güvenlik güçleri harekete geçerek, şiddet uygulayan erkekte gözaltına alarak gerekli adli işlemleri başlattı. Bu durum, kadına yönelik şiddet konusunda toplumsal bir farkındalık yaratma ihtiyacını bir kez daha gözler önüne serdi. Kadına yönelik şiddet, yalnızca fiziksel olarak değil, ruhsal ve psikolojik anlamda da derin yaralar açıyor. Her ne kadar ülkemizde kadına şiddetle mücadele için çeşitli yasalar ve uygulamalar bulunsa da, pek çok kadın bu yardımı almakta zorlanıyor.
Mağdurlar için koruma meseleleri, alınan huzur tedbirleri genelde etkili olmuyor. Genç kadının karşılaştığı bu dehşet dolu olay, birçok kadının yaşadığı hissiyat ve korkuyla özdeşleşiyor. Korku içinde yaşamak zorunda kalan kadınların durumu, toplumda farkındalık oluşturmak adına bir çağrı niteliği taşıyor. Gerek aile bireyleri, gerekse arkadaş çevresi, bu tip durumları göz ardı etmemeli ve mağdurlara destek olmalıdır. Yalnızca fiziksel bir müdahaleden çok, psikolojik desteklerin de sağlandığı bir süreç inşa edilmesi şarttır.
Kurumsal önlemler ve yasalar, yalnızca birer kâğıt parçası olmamalıdır. Gerçek hayatta da etkili olabilmesi için toplumsal bir bakış açısı değişikliği gerekmektedir. Medyanın, şiddet olaylarına bakış açısı ve bu konudaki haber dilinin de değişmesi gerekiyor. Duyarsız bir yaklaşım, kaçınılmaz olarak toplumsal baskıyı arttırmakta ve kadınların sesini kısmaktadır.
Sonuç olarak, yaşanan bu olay, sadece bir kadının değil, toplumun tümünü etkileyen bir mesele haline gelmiştir. Her birey, bu konuda bir farkındalık yaratma çabası göstermeli ve her zaman sessiz kalanların sesi olmalıdır. Kadına yönelik şiddeti durdurmak için sadece yasalar değil, toplumun her kesiminden gelen destek, acil bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır. Özellikle, kadına yardım hattı gibi destek hatları ve güvenilir kurumlarla irtibata geçmek, yaşanan bu dehşet dolu olayların gelecekte yaşanmaması adına kritik bir adım olacaktır.
Unutulmamalıdır ki, birlikte yaşadığı kadına dehşet yaşatan bir insan, bir ilişkideki sorunlardan çok daha fazla tehlike içermektedir. İşte bu nedenle, toplumun her bireyi, şiddet ve tehdit eden davranışları ayırt edebilme yetisini geliştirmeli ve her zaman mağdurun yanında olmalıdır.