Son dönemde sosyal medyanın etkisiyle birlikte yaşanan dolandırıcılık ve dolandırıcı tuzakları sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle sahte profillerle gerçekleştirilen tuzaklar, birçok insanı mağdur etmeye devam ediyor. "Balkız" tuzağı adı verilen son olay ise bu konuda kaygıları daha da artıracak türden. Kadın profiliyle dikkat çekerek sosyal medyada insanları kandırıp gasp eden dolandırıcılar, kurbanlarını nasıl avladıklarını ve bu süreçte hangi taktikleri kullandıklarını anlatıyor.
Balkız tuzağı, sosyal medyada bir kadın profili üzerinden başlıyor. Kendini "Balkız" olarak tanıtan bir dolandırıcı, kısa sürede birçok insanın ilgisini çekmeyi başarıyor. Kullanıcılar, bu profilin gerçek olduğunu düşünerek onunla etkileşim kurmaya başlıyor. Samimi ve güvenilir bir imaj çizen tuzak sahibi, zamanla diğer sosyal medya platformlarına da yöneliyor ve burada da sahte hesaplar açıyor. Bu sayede daha fazla insana ulaşarak daha geniş bir dolandırıcılık ağı oluşturuyor.
Dolandırıcının kurbanları, genellikle yarı tanıdık veya tanımadıkları kişilerle iletişimlerini artırarak güven duygusunu geliştiriyor. Zamanla, dolandırıcı karşısındakinden kişisel bilgiler isterken, bazen de yardım veya para talep ediyor. "Balkız" isimli dolandırıcının bu aşamada kurbanları nasıl manipüle ettiğini, mağdurlardan dinliyoruz. Gizli bir güven duygusu oluşturup insanları etkilemek, dolandırıcının en önemli taktiklerinden biri haline geliyor.
Balkız tuzağına düşen mağdurlar, yaşadıkları korkunç olayın ardından psikolojik bir çöküntü yaşıyor. Sosyal medyada tanıştıkları bu kadın profili, onlara yardım teklifinde bulunduktan sonra çeşitli bahanelerle birbirinden bağımsız yollarla para taleplerinde bulunuyor. Bazı mağdurlar, ilk başta yardım etmek amacıyla parayı gönderirken, sonrasında psikolojik baskı ve suçluluk hissetmeye başlıyor. Mağdur olan kişiler, karşılarındaki kişinin gerçekten bir kadın olup olmadığını sorgulamaktan geri kalmıyor.
Gasp olayları aslında ilk başta basit bir dolandırıcılık olarak gözükse de, dolandırıcılar bu süreçte kurbanlarının tüm sosyal bilgilerini toplayarak onları hedef alıyor. Örneğin, bir mağdurun ailevi durumu, mali durumu ve sosyal çevresi hakkında bilgi toplayarak dolandırıcılık yöntemlerini buna göre belirliyor. Bu tür durumlara maruz kalan kişiler, kendilerini kötü hissederek bu olayı unutmada güçlük çekiyor ve olaya dair bir yeniden yaşama korkusuyla baş başa kalıyor.
"Balkız" tuzağının mağdurları bu durumu kabullenmemekte zorlanıyor. Gasp olayına karışan dolandırıcılar, sosyal medya platformlarının sunduğu anonimlikten faydalanıyor ve bu durum da olayları daha da karmaşık hale getiriyor. Kurbanların kendi hatalarını sorgulaması, dolandırıcının manipülasyonu altında yaşadığı travmanın bir parçası olarak kişisel ilişkilerini de olumsuz etkiliyor.
Son olarak, uzmanlar sosyal medyada bu tür dolandırıcılıklara karşı dikkatli olunması gerektiği konusunda uyarıyor. Gerçek olamayacak kadar iyi teklifler, tanımadığımız kişilerden gelen para talepleri ve aşırı samimi yaklaşımlar, her zaman bir tehlike sinyali olabileceği hatırlatılıyor. Dolandırıcılıkla mücadele etmek için bireylerin kendi güvenlik önlemlerini almaları, şüpheli durumları yetkililere bildirmeleri ve sosyal medya platformlarını dikkatli kullanmaları öneriliyor. Ancak en önemlisi, "Balkız" tuzağı gibi olayların birer ders niteliğinde olduğunu unutmamak ve bu gibi olayların bir daha yaşanmaması için bilinçli adımlar atmaktır.